08.05.2022

ANNELER GÜNÜ

ANNELER GÜNÜ

Bizleri yoktan var eden, bizi kendisinden, sevgisinden haberdar eden, bize sevmek için yürek, düşünmek için akıl, rehberlik için peygamber bahşeden Yüce Allah’a sonsuz hamd-ü senalar, yolumuzu gösteren bütün peygamberlere ve özellikle Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa(sas)’ya salat, ehli beyte, ezvac-ı tahirata ve insanlığın çok şey borçlu olduğu muhterem annelere, abide kadınlara selam olsun.

Elleri öpülesi annelerimizin anneler gününü tebrik ediyorum. Aslında bizim medeniyetimizde bir gün değil bütün günler annelerindir. Bütün zamanlarımızı; bütün günlerimizi, bütün aylarımızı, bütün senelerimizi biz annelerimize versek bile azdır. Ve biz bütün zamanlarımızı annelerimize versek annelerimizin hakkını ödememiş oluruz.

Biz öyle bir inancın mensuplarıyız ki Yaratıcı yeryüzünde kendisinden sonra en çok saygı duymamız gereken varlığın, kendisinden sonra en çok memnun etmemiz gereken, sevgisine mazhar olmamız gereken varlığın anneler olduğunu ifade etmiştir.

Biz öyle bir inancın mensuplarıyız ki Yaratıcı rızasını annenin rızasına bağlamıştır. Yeryüzünde bir evlat annesini razı kılmadıkça Yaratıcısını razı kılamaz. Yaratıcıyı memnun etmenin yolu, Yaratıcının rızasına ermenin yolu öncelikle anneyi razı etmekten, anneyi memnun etmekten, anneyi hoşnut etmekten geçer.

Biz öyle bir inancın mensuplarıyız ki Sevgili Peygamberimiz “Cennetin annelerin ayaklarının altında olduğunu” ifade etmiştir.

Çünkü bütün insanlık sevgiyi anneden öğrenir.

Çünkü bütün insanlık şefkati anneden öğrenir.

Çünkü bütün insanlık merhameti anneden öğrenir.

Kadınıyla erkeğiyle bütün insanların hayatı rahmetin kaynağı olan bir mekanda başlar. Rahmetin kaynağı olan mekan neresidir? Anne rahmidir. Anne rahmi, ismini de rahmetten almıştır, merhametten almıştır. Bütün insanlığın hayatı, varlığı anne rahminde başlar, anne kucağında ve anne kalbinde devam eder.

Bütün insanların sevgisinin, merhametinin, şefkatinin üç kaynağı vardır. Bunların üçü de annededir. Annenin rahmi, annenin kucağı ve annenin kalbi.

Hz. Peygamber (sas) bizlere anne sevgisini en iyi öğretendir. O, altı kadına “anne” diye hitap etmiştir ve “anne” olarak gördüğü bu kadınlara gösterdiği saygı kıyamete kadar bütün insanlığa örnek olmuştur.

Birinci annesi; Sevgili Peygamberimiz (sas) daha altı yaşında iken Medine’de dayılarını ziyaret ederken Ebva Köyünde vefat eden ve oraya defnedilen Amine annemizdir. Onun vefatıyla Küçük Muhammed’in yüreğine yetimliğin hüznü ile birlikte bir de öksüzlüğün hüznü yalnızlığı düşmüştür.

Sevgili Peygamberimiz hayatı boyunca Medine’ye girerken ve çıkarken daima annesinin kabrine uğramış ve onu ziyaret etmiştir. Zaten kendisinin bize öğrettiği bir dua vardır. Biz Müslümanlar bu duayı bütün namazlarımızda okuruz. Namazda tahiyyata oturduğumuzda Ettehiyyatü’yü okuduktan sonra Allahümme Salli ve Barik dualarını da okuduktan sonra bütün Müslümanlar şu duayı terennüm ederler. “Rabbim! Beni bağışla, annemi bağışla,  babamı bağışla, bütün müminleri bağışla.”

Yeryüzünde namaz kılan her insan namazda annesine ve babasına dua etmek zorundadır. Sahabeden birisi gelip Peygamber Efendimiz (sas)’e bir soru sormuştur.

“Ya Resulüllah! Dünyada en güzel ilişkiler kurmama en çok layık insan kimdir?”

“Annendir!” diye cevap verir.

Bir daha sorar. “Sonra kim?”

Yine “Annen!” der.

Bir daha sorar. “Sonra kim?”

Yine Efendimiz (sas) “Annen!” der.

Dördüncü defa sorduğunda “Sonra kim?”

“Sonra baban!” der. 

Baba, dördüncü sırada zikredilir. İlk üç hak anne hakkıdır. Annenin evlat üzerindeki haklarını sıralayacak olursak ilk üç hak annenin hakkıdır.

Bunun için Hz. Peygamber (sas), annesine özel bir değer vermiş ve yeryüzündeki bütün Müslümanlara da annelerine değer vermelerini emretmiştir.

Sonra İkinci Annesi daha küçükken kendisini emziren sütannesidir. Halime Annemiz O’nun ikinci annesidir. Hayatı boyunca onu da unutmamış, ona en yüksek saygıyı göstermiş ve hatta Medine’ye göçtükten sonra sütkardeşi ile birlikte onu Medine’ye davet etmiş ve ona çok yüksek saygı gösterince herkes bu duruma şaşırmıştır.

Ve sormuşlardır “Kimdir bu?” diye.

“Kendisinden süt emdiğim annemdir.” diye hitap etmiştir. Ona da “Annemden sonra annem.” diye hitap etmiştir.

Üçüncü annesi Hazreti Ali’nin annesi Ebu Talib’in eşi Hz. Fatıma’dır. Ona da hayatı boyunca büyük saygı göstermiştir. Üzerindeki hakkı ve emeği asla unutmamıştır.

Dördüncü annesi halasıdır. Ona da “Annem” diye hitap etmiştir.

Beşinci annesi kendisine annesinden sonra sürekli bakan bir hanım efendi olmuştur. Ümmü Eymen isminde bu hanım efendiye de hayatı boyunca hep büyük saygı göstermiştir.

Altıncı annesi kimdir biliyor musunuz? Yani annesinden sonra “Annem” diye hitap ettiği altıncı hanım efendi kızı Fatıma’dır. Kızı Fatıma’ya şöyle bir isim takmıştır. “Ümmü Ebiha” Yani “Babasının annesi” Ona en çok sevgisini ifade ettiği zamanlarda dahi “Babasının annesi nasılsın?” diye hitap etmiştir.

Hz. Peygamber’in “Cennet, annelerin ayaklarının altındadır” şeklindeki hadis-i şerifini levha haline getirir ve duvarlarımıza asarız ama asıl maharet bu hadis-i şerife uygun hareket edebilmektir.

Bu hadis-i şerifin iki manası vardır. Birincisi; eğer bir evlat cennete varmak istiyorsa annesini razı etmek zorundadır.

İkinci manası;  dünyayı cennete çevirmenin yükümlülüğü öncelikle annelerin omuzlarındadır Anneler isterlerse dünyayı cennete çevirirler. Dünyayı cennete çevirmenin yolu annelerin yüreklerindeki sevgiyi, şefkati, merhameti bütün insanlara yaymalarıdır. Çünkü Merhum Neşet Ertaş’ın dediği gibi “Kadınlar insandır, biz insanoğlu.” Aslına bakarsanız bir anne olarak kadın, bütün insanlığın öğretmenidir.

Bu duygu ve düşüncelerle tekrar anneler gününü kutluyor, bugünün “anneliğin” değer ve yüceliğini fark etmemize vesile olmasını,  annelerimize karşı duyarlılık ve sorumluluklarımızı hatırlatmasını niyaz ediyorum.  

 

Mustafa Soykök

Manisa İl Müftüsü