Selendi, bugün hala ilçeye ait bulunan Karaselendi Köyü harabelerinin üstüne kurulmuştur. Tarih boyunca istilalara uğramış birçok devletin hâkimiyeti altına girmiş Selendi, adını Lidyalılara ait “Slendos” şehrinden almış ve 13. Yüzyılın sonlarına kadar bu isimle anılmıştır.
Bu ilçenin tarihinin M.Ö. 7. yüzyıla kadarki kısmı çok fazla bilinmemekle beraber Manisa’nın tarihiyle birlikte ele alındığında; bu tarihlerde Lidyalılar’ın başkenti Sart’a bağlı olduğu düşünülmektedir. Bugün Karaselendi ve yine ilçenin bir köyü olan Çinan yakınlarında Lidyalılara ait madeni paralar bulunmuştur.
M.Ö. 546’da Perslerin saldırısına uğrayan Selendi, Lidyalıların elinden çıkmış ve iki asırdan fazla Perslerin hâkimiyeti altında kalmıştır.
M.Ö. 332 yılında Makedon kralı İskender’in doğuya yaptığı sefer sırasında Pers imparatorluğuna son vermesiyle şehir bu kez de Makedon devleti’nin hâkimiyeti altına girmiştir.
Makedonya’nın Anadolu hâkimiyetinin son bulmasıyla, Slendos M.Ö. 3. Yüzyıldan itibaren Bizans hâkimiyeti altına girmiş ve 1073 yılına kadar, Bizans’ın hakimiyeti altında kalmıştır. Bugün ilçenin bir köyü olan Dedeler köyü ve ilçenin bilinen tek dağı olan Yağcı Dağı’nın batı kısmında Bizans Dönemi kalıntılarına rastlanmaktadır.
1015 yılında Büyük Selçuklu Devleti’nde Çağrı Bey’in başlatmış olduğu Anadolu akınları sonrasında Türk komutanları, Anadolu’da beylikler kurmuşlardır. Bunlardan, Türk denizciliğini başlatan Çaka Bey, 1081–1093 yılları arasında İzmir ve çevresinde faaliyet göstermiş; böylece Demirci, Gediz, Simav, Kula ve Selendi’nin olduğu bölge de ilk kez Türklerin hâkimiyeti altına girmiştir. Kısa süreli bu hâkimiyet döneminden sonra, Selendi tekrar Bizanslıların eline geçmiştir.
1243 yılında Anadolu Selçuklu Devleti ile Moğollar arasında yapılan Kösedağ savaşıyla Anadolu, Moğollar tarafından istila edilmiş, Anadolu’da beylikler dönemi başlamıştır. Bu beyliklerden Kütahya ve çevresine hâkim olan Germiyanoğulları 1282 yılında Selendi’yi Bizanslılardan almıştır. Bugün Manisa’nın bir ilçesi olan Kula, 14. yüzyılın ikinci yarısında Germiyanoğulları’nın merkezi olmuş Selendi’de bu şehre bağlanmıştır.
Osmanlı Devleti Yıldırım Beyazıt döneminde Batı Anadolu’da beylikler dönemine son vermiş, Germiyanoğulları toprakları da çeyiz yoluyla Osmanlı devleti hâkimiyeti altına girmiştir. Yıldırım Beyazıt Kütahya merkez olmak üzere Anadolu Beylerbeyliğini kurmuş Selendi’de böylece Simav ve Kula ile birlikte Osmanlı Devleti hâkimiyeti altına girmiştir. Ankara savaşından sonra kısa bir süreliğine Osmanlı hâkimiyetinden çıkan Selendi 1429 yılında tekrar Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır.
Selendi, 1778 yılına kadar Osmanlı Devleti’nin bir kazası iken; bu tarihten sonra kulaya bağlı bir nahiye olmuştur. Hicri 1312(1896) Aydın Salnamesine göre: Selendi, Kuzeyinde Bursa, Doğusunda Eşme, Batısında Demirci ve Gördes, Güneyinde ise Kula ile komşu olup; 20 adet köye sahip bir nahiyedir. Nahiyenin nüfusu 5104(sadece erkek nüfusu) ve hane sayısı 1144’tür. Merkez nahiyenin ise nüfusu 893, hane sayısı 182’dir.
1914–1918 yılları arasında yaşanan I. Dünya savaşında Osmanlı Devleti büyük bir yıkım yaşamış ve Toprakları itilaf Devletleri tarafından paylaşılmıştır. Mondros Mütarekesinden hemen sonra Yunanlılar Batı Anadolu topraklarını işgale başlamıştır. Yunan işgali yerel direnişi başlatmış, Yunanlılara karşı Demirci kaymakamı İbrahim Ethem komutasında oluşturulan Kuva-i Milliye birliklerine, Selendi İhsan Oğlu Mehmet Efe komutasındaki müfreze birlikleriyle katılmış ve Bu birlikler düşmanı bir hayli yavaşlatmıştır.(Ege’nin tamamını talan eden Yunun Birlikleri sadece Selendi ve Kula’ya zarar verememiştir.) Düzenli ordunun kurulmasıyla beraber de ilçe 3 Eylül 1922 yılında düşman işgalinden kurtulmuştur.
Yeni Türkiye Devleti’nin kurulmasıyla, Kula ilçesine bağlı bir Nahiye olarak kalmaya devam eden Selendi, 1954 yılında merkeze uzaklığı da göz önünde bulundurularak ilçe yapılmıştır.