İSLÂMDA EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN ÖNEMİ
I. KONUNUN KISA İZAHI
İslâm dini, insanı cehaletten kurtarıp ilimle yücelten bir dindir. Kur’an-ı Kerim’in ilk emri “Oku!” olmuştur. Bu, insanın değerinin bilgiyle artacağını, ilimle kemâle ereceğini göstermektedir.
Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
اِقْرَاْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذٖى خَلَقَۚ
“Yaratan Rabbinin adıyla oku.” (Alak, 96/1)
İslâm’da eğitim ve öğretim sadece dünyevî fayda için değil, aynı zamanda Allah’ı tanımak, O’nun emirlerine uygun yaşamak ve insanlığa faydalı olmak içindir. Rabbini daha iyi tanıyan bir kulun ona duymuş olduğu saygı artar. Rabbinin emirlerine karşı gelmekten korkar. Bu korkuyu en hissedenler Allah’ı en iyi tanıyanlardır ki onlarda alimlerdir.
Bu konuda Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاءُ
“Kulları içinde Allah’tan ancak alimler gereğince korkar.” (Fâtır, 35/28)
Dini hayatını yaşayacak kadar ilim öğrenmek her Müslümana farzdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki:
طَلَبُ الْعِلْمِ فَرِيضَةٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ
“İlim öğrenmek her Müslüman erkek ve kadına farzdır.” (İbn Mâce, Mukaddime, 17)
Bununla beraber toplumun ihtiyacı olan ve o konuda eğitim öğretim yapılmadığı takdirde toplumun sıkıntıya düşeceği konulardada ilim o toplum için farzı kifaye durumundadır. Örnek verecek olursak; bir toplumda tıp ilmi hiç kimse tarafından öğrenilmez ve bu sebeple insanlar ölürse toplumun hepsi günaha girmiş olur.
İslam Dininde takva ve ilim, ve bu amaçla gerçekleştirilen eğitim-öğretim faaliyaetlarine büyük değer verilir. Kişinin bu uğurda sarfettiği çaba onun Allah katında dereceler elde etmesine ve yücelmesine vesile olur.
Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
يَرْفَعِ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَالَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ
“Allah sizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltir.” (Mücâdele, 58/11)
Yüce Dinimiz, ilim tahsili için yapılan eğitim ve öğretim faaliyetlerinin kişinin cennete girmesine vesile olacak salih amellerden biri olduğunu kabul eder. Bu uğurda çıkılan bir yolculuğun aslında cennete yapılan bir yolculuk olduğunu ve bu sebeple kişinin cennete girmesinin kolaylaşacağını ifade eder.
Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:
مَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَلْتَمِسُ فِيهِ عِلْمًا سَهَّلَ اللَّهُ لَهُ طَرِيقًا إِلَى الْجَنَّةِ
“Kim ilim öğrenmek için bir yola girerse, Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır.” (Müslim, Zikr, 2699)
İlim adına yapılan eğitim-öğretim faaliyetleri kişinin ölümünden sonra dahi amel defterinin kapanmamasını ve sevaplarının artmasını sağlar. İslamda bu çeşit sadakaya sadaka-i cariye denir ki kelime manası itibariyle; “devam eden sadaka” veya “sürekli sevap kazandıran hayır” demektir. Bu sadakaların en kazançlısıdır.
Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:
إِذَا مَاتَ الإِنسَانُ انْقَطَعَ عَمَلُهُ إِلَّا مِنْ ثَلَاثٍ: صَدَقَةٍ جَارِيَةٍ، أَوْ عِلْمٍ يُنْتَفَعُ بِهِ، أَوْ وَلَدٍ صَالِحٍ يَدْعُو لَهُ
“İnsanoğlu öldüğünde amel defteri kapanır. Ancak üç şey bundan müstesnadır:
Sadaka-i cariye, kendisinden faydalanılan ilim ve kendisine dua eden hayırlı evlat.” (Müslim, Vasiyye, 14)
O halde Müslümanlar olarak bizlere düşen faydalı eğitim-öğreti faaliyetlerinde gayretli olmak, öğrendiklerimizi diğer insanlara da öğretmektir. Asıl kazancın mala mülke yapılan yatırımda değil; ilme, eğitim-öğretim faaliyetlerine yapılan yatırımda olduğunu umutmamaktır. Bundan dolayı Rabbimiz; malımızı, servetimizi arttırması için değil değil ilmimizi arttırması için kendisine dua etmemizi istemektedir.
Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
رَبِّ زِدْنِي عِلْمًا
“Rabbim! İlmimi artır.” (Tâhâ, 20/114)
II. KONU HAKKINDA BAZI AYET-İ KERİMELER
اِقْرَاْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذٖى خَلَقَۚ
“Yaratan Rabbinin adıyla oku.” (Alak, 96/1)
قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 39/9)
رَبِّ زِدْنِي عِلْمًا
“Rabbim! İlmimi artır.” (Tâhâ, 20/114)
وَاتَّقُوا اللَّهَ وَيُعَلِّمُكُمُ اللَّهُ
“Allah’tan sakının, Allah size öğretir.” (Bakara, 2/282)
إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاءُ
“Kulları içinde Allah’tan ancak alimler gereğince korkar.” (Fâtır, 35/28)
يَرْفَعِ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَالَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ
“Allah, sizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltir.” (Mücâdele, 58/11)
III. KONU HAKKINDA BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
طَلَبُ الْعِلْمِ فَرِيضَةٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ
“İlim öğrenmek her Müslüman erkek ve kadına farzdır.” (İbn Mâce, Mukaddime, 17)
مَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَلْتَمِسُ فِيهِ عِلْمًا سَهَّلَ اللَّهُ لَهُ طَرِيقًا إِلَى الْجَنَّةِ
“Kim ilim öğrenmek için bir yola girerse, Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır.” (Müslim, Zikr, 2699)
خَيْرُكُمْ مَنْ تَعَلَّمَ الْقُرْآنَ وَعَلَّمَهُ
“Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğreteninizdir.” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân, 21)
اَلْحِكْمَةُ ضَالَّةُ الْمُؤْمِنِ، أَيْنَمَا وَجَدَهَا فَهُوَ أَحَقُّ بِهَا
“Hikmet (bilgi) müminin yitiğidir; nerede bulursa almaya en layık olan odur.” (Tirmizî, İlim, 19)
مَنْ خَرَجَ فِي طَلَبِ الْعِلْمِ فَهُوَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ حَتَّى يَرْجِعَ
“Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa, dönünceye kadar Allah yolundadır.” (Tirmizî, İlim, 2)
إِذَا مَاتَ الإِنسَانُ انْقَطَعَ عَمَلُهُ إِلَّا مِنْ ثَلَاثٍ: صَدَقَةٍ جَارِيَةٍ، أَوْ عِلْمٍ يُنْتَفَعُ بِهِ، أَوْ وَلَدٍ صَالِحٍ يَدْعُو لَهُ
“İnsanoğlu öldüğünde amel defteri kapanır. Ancak üç şey bundan müstesnadır:
Sadaka-i cariye, kendisinden faydalanılan ilim ve kendisine dua eden hayırlı evlat.” (Müslim, Vasiyye, 14)
Hazırlayan:
Harun KARADAĞ
Yunusemre İlçe Vaizi