Hz. PEYGAMBER VE ŞAHSİYET İNŞASI
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ،
وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلَى أَشْرَفِ الْأَنْبِيَاءِ وَالْمُرْسَلِينَ، سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَأَصْحَابِهِ أَجْمَعِينَ.
وَإِنَّكَ لَعَلَىٰ خُلُقٍ عَظِيمٍ
“Şüphesiz sen yüce bir ahlâk üzeresin.”
(Kalem Sûresi, 4. âyet)
إِنَّمَا بُعِثْتُ لِأُتَمِّمَ مَكَارِمَ الْأَخْلَاقِ“ Ben, güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.”
(Hadis: el-Muvatta’, Husnü’l-Huluk, )
Aziz kardeşlerim
Peygamber Efendimiz’den önce “Câhiliye Dönemi” denilen bir dönem yaşanıyordu. O dönemde insanlar Allah’ın birliğini unutmuş, putlara tapar olmuşlardı. Güçlü olan zayıfı ezer, kadınlar ve köleler insan yerine konmazdı. Kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü. Kur’an-ı Kerim bu korkunç durumu şöyle tasvir eder:
وَإِذَا الْمَوْءُودَةُ سُئِلَتْ بِأَيِّ ذَنبٍ قُتِلَت“ Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda: Hangi günah sebebiyle öldürüldün?”
(Tekvîr, 81/8-9) Rabbimiz bir başka ayette de onların bu çirkin tavrını kınamakta ve şöyle buyurmaktadır:
“وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُم بِالْأُنثَىٰ ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظِيمٌ” “Onlardan birine kız müjdelendiğinde yüzü kapkara kesilir, öfkesinden dolar.” Bu, sadece bir kız çocuğuna değil, insanlığa yapılan büyük bir haksızlıktı.
İnsanlar adaleti değil, menfaati gözetir; zengin fakiri, güçlü zayıfı ezerdi. Faiz, kumar, içki ve zinâ yaygındı. İşte bu karanlık ortamında efendimiz Hz. Muhammed (s.a) ilahi rahmetin bir tecellisi olarak insanları tevhide, adalete, merhamete ve ilme çağırmak için gönderildi.
İslam, bu zulmü ortadan kaldırarak kadına, kız evladına, anneye, eşe hak ettiği değeri vermiştir.
Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle buyurmuştur:
“Kim iki kız çocuğunu yetiştirir, terbiye eder, evlendirir ve onlara iyi davranırsa, o kişiyle ben cennette yanyana olacağız.”
(Buhârî, Edeb 18)
İslam, kız evladını rahmet, nimet ve cennet vesilesi olarak görmüştür.Artık insanın değeri cinsiyete göre değil, takvaya göre ölçülmektedir.
“Allah katında en üstün olanınız, takvaca en ileri olanınızdır.” (Hucurât, 13)
Aziz kardeşlerim
Bugün sizlerle, insanlık için en büyük örnek olan sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şahsiyet inşasındaki rehberliğini konuşacağız. Zira Onun hayatı, sağlam bir karakterin, dengeli bir şahsiyetin ve güzel ahlâkın en canlı örneğidir.
Cenâb-ı Hak, Resûlullah’ın şahsiyetini tanıtırken şöyle buyurur:
"وَإِنَّكَ لَعَلَىٰ خُلُقٍ عَظِيمٍ"
“Şüphesiz sen en yüce bir ahlâk üzeresin.” (el-Kalem, 68/4) Bu ayet, Efendimizin şahsiyetinin merkezinde yüksek ahlâk olduğunu ortaya koyar. Ve o’nun şahsiyetini şekillendiren unsur vahiy olduğunu gösterir.
Hz. Âişe (r.a.) validemiz, Peygamberimizin ahlâkı sorulduğunda şöyle demiştir: "كَانَ خُلُقُهُ الْقُرْآنَ"
“Onun ahlâkı Kur’an’dı.” (Müslim, Müsâfirîn, 139) Yani O, Kur’an’ın canlı bir tefsiri idi. Kur’an ne emrettiyse onu yaşadı, hangi şeyden sakındırdıysa ondan uzak durdu.
Efendimiz (as.) da bir sözlerinde şöyle buyurmuşlar,
أَدَّبَنِي رَبِّي فَأَحْسَنَ تَأْدِيبِي
"Rabbim beni terbiye etti (edeblendirdi) ve terbiyemi (edebimi) en güzel şekilde yaptı."
Şahsiyet, dürüstlük üzerine bina edilir. Yalan ve hileyle inşa edilen karakter, en küçük sarsıntıda yıkılır.
Peygamber Efendimiz’e Mekke müşrikleri bile “el-Emin” derdi. Çünkü O, sözüne sadık, emanete riayetkârdı.
O, kendisine kötülük edenlere dahi iyilikle mukabele ederdi.
Taif’te taşlandığında bile şöyle dua etti:
"اللَّهُمَّ اهْدِ قَوْمِي فَإِنَّهُمْ لَا يَعْلَمُونَ"
“Allah’ım! Kavmime hidayet ver, çünkü onlar bilmiyorlar.”
(Buhârî, Bed’u’l-Halk 7)
Bu, kemâle ermiş bir şahsiyetin en güzel göstergesidir.
Efendimiz (s.a.v.) ,ashabını en güzel metot ile eğitirdi. İnsanları yalnızca bilgiyle değil, kalplerini eğiterek, ahlaklarını güzelleştirerek yetiştirdi.
Allah resulü müthiş bir eğitim metoduyla şahsiyetli ve örnek topluluk oluşturdu. Resûlullah’ın eğitim anlayışı, sadece ders anlatmak değil, yaşayarak öğretmekti.
Her davranışı bir ders, Her sözü bir nasihat, Her hali bir örnekti. O, bireylerin fıtratına göre yaklaşır, kimine sabırla öğüt verir, kimini dua ile yüceltir, kimini hizmetle olgunlaştırırdı. Ashabı onun etrafında sadece ilim değil, iman, edep, sabır, kardeşlik ve merhamet öğrendiler.
Peygamberimiz (s.a.v.) Medine’ye hicret ettiğinde, Mescid-i Nebevî’nin bir bölümüne gölgelik yaptırdı. Bu yere “Suffe” denildi .Burada kalan sahabilere de “Ashab-ı Suffe” adı verildi. Bunlar genellikle fakir, ailesiz veya hicret etmiş gençlerdi. Ama onların gönülleri zengin, kalpleri imanla doluydu.
Ashab-ı Suffe, günlerini Kur’an öğrenmekle, Resûlullah’tan hadis dinlemekle, tefekkür etmekle geçirirdi. Dünyalıkları azdı, ama ilim ve takvada zirveye ulaştılar. Peygamber Efendimiz onları bizzat yetiştirir, ders verir, misafir eder, hatta yemeklerini bizzat paylaşırdı.
Rivayet edilir ki, Suffe’de zaman zaman 70’e yakın sahabe bulunurdu. Bunların arasında Ebû Hüreyre, Enes b. Mâlik, Abdullah b. Mes’ûd, Selmân-ı Fârisî gibi büyük isimler vardı. Bu mübarek şahsiyetler, daha sonra İslam’ın yayıldığı her bölgeye gidip öğretmen, davetçi ve rehber oldular. Resûlullah (s.a.v.)’in eğitim metotları günümüz eğitimcilerine bile örnektir:
Soru-cevap yöntemi ile düşündürürdü. Misaller vererek konuyu somutlaştırırdı. Uygulamalı öğretim yapar, abdest, namaz gibi ibadetleri bizzat gösterirdi. Merhametle yaklaşır, hatayı düzeltirken kalpleri kırmazdı. Motivasyonla eğitir, “Sen doğruyu yaparsan Allah seni yüceltir” derdi.
Ashabın başarısı ve şahsiyet sahibi oluşları, işte bu sevgiye, şefkate ve samimiyete dayalı eğitimin sonucudur.
Kardeşlerim, bugün insanlık şahsiyet bunalımı yaşıyor. Teknoloji ilerledi ama karakter zayıfladı. Bilgi çoğaldı ama bilgelik azaldı. İşte bu çağda, Peygamberimizin ahlâkını yeniden kuşanmak en büyük ihtiyaçtır. Gençlerimizin, çocuklarımızın sağlam bir kimlik geliştirmesi için örnek alacakları en güzel model yine Hz. Muhammed (s.a.v.)’dir.
Değerli kardeşlerim,
Ashab-ı Suffe’nin ruhu, bugün de bizim için bir ilham kaynağı olmalıdır. Biz de evlerimizi, camilerimizi, gönüllerimizi birer Suffe mektebi haline getirebiliriz. Çocuklarımızı ilim, ahlak ve imanla yetiştirmeliyiz. Kur’an öğrenmeye, dini bilgilere değer vermeliyiz. Peygamberimizin eğitim metodunu hayatımıza taşımalıyız.
Geliniz, O’nun şu müjdesine kulak verelim:
"أكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا"
“İman bakımından en kâmil mümin, ahlâkı en güzel olandır.”
(Tirmizî, Rada‘ 11) Rabbimiz bizleri güzel ahlâkın, sağlam şahsiyetin insanları eylesin. Peygamberimizin izinden giden, güven veren, merhametli, adaletli Müslümanlardan eylesin. . اللهم زَيِّنَّا بِزِينَةِ الْإِيمَانِ، وَارْزُقْنَا حُسْنَ الْخُلُقِ كَمَا حَبَّبْتَهُ إِلَى نَبِيِّكَ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم Âmin.
Hazırlayan
Fadıl SİZCAN
Manisa İl Vaizi